Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Asla Durdurulamayan Nesne ve Asla Geçilemeyen Engel

 Asla durdurulamayan bir top düşünün, yuvarlana yuvarlana asla geçilemeyen bir duvara doğru gidiyor. Sonuç ne olur? Uzun yıllardır aklımı kurcalayan bu soruyu çok uzun zamandır biliyorum. Bakın cevabını değil soruyu biliyorum. Bunu lisede felsefe dersinde şu şekliyle de duymuşsunuzdur; "Allah kendinden büyük bir varlık yaratabilir mi?" Şimdi sorunun cevabını açıklayıcı bir örnek vereyim; 3 kişilik bir arkadaş grubunuz olsun. Bu grubun en güçlüsü sizseniz, diğerleri sizden daha güçlü değildir sonuç olarak. O zaman sizinle yarışacak kimse yoktur grubunuzda. Peki grubunuzda iki tane en güçlü olabilir mi? Yani birisi size "sizin grubunuzun en güçlüsü kim?" dediğinde iki kişinin adını birden mi verirsiniz? Hayır, (nezaket, alçak gönüllülük gibi şeyler dışında) kim güçlüyse onun adını söylersiniz. İşte sorumuzun cevabı da burada. ASLA durdurulamayan bir nesnenin olduğu evrende onu durdurabilen bir varlık olmadığı için nesneye ASLA DURDURULAMAYAN NESNE denir. Y

Mimarlık ve Maketler

Bir süredir yazılıp çiziliyor, konuyla ilgili konuşuluyor. Bize de hergün soruyorlar "doğru mu değil mi?". 'Değil' desek de inanmıyorlar, 'yok öyle bir şey' desek de inanmıyorlar. Demek ki hissediyorlar. Belki de haklılar. Hayır hayır haksızlar! Uzun zamandır bloga yazı atmıyorum daha doğrusu atamıyorum. Çünkü daha önceleri de söylediğim gibi burası bir keşmekeş ve ben çok yoğunum. Uzun zamandır yazamıyor olmamın tek sebebi eşimin projesi için maket yapıyor olmamdan kaynaklı. Günlerdir onun maketi için çabalıyoruz.  Eşim Gebze Teknik Üniversitesi Mimarlık bölümünde okuyor ve bu dönem iki projesi var. Dersleri çok yoğun. Ayrıca evimizin 'muhteşahane' kalabalığı sayesinde de gündüzleri ders çalışamıyor. Geceleri de onun için sınırlı. E biz de ne yapalım derken blokurlarım; makete el atmaya karar verdik! Evet efendim gördüğünüz gibi. Koca bir pafta ve üzerine Filiz Makarna ile Demko salçanın kartonlarından yapılan küçük binalar.. Çok zormuş. Ö

Dünya'nın En Sağlam Katısı; Aerojel

Camın üzerine bir küp çikolata koysanız ve alttan camı ısıtmaya başlarsanız ne olur?  Çikolata erimeye başlar.  Peki cama dokunabilir miyiz?  Tabii ki hayır. Bunun aksine uzay araçlarından tutun süs eşyalarına kadar kullanılabilen ve neredeyse tamamı (%99.9'u) havadan oluşan aerojel buna izin vermiyor. 

Blogları Canlandırma Projesi; Mart Ayı/ Kadın teması

Merhaba sevgili okurlarım, arkadaşlarım! Bu ay sevgili Şule Uzundere (yan tarafta takip ettiğim bloglar arasında görebilirsiniz) ve sevgili Okurix aracılığıyla katıldığım bu projeden sizlere biraz bahsetmek isterim. 32 kişilik dev kadromuza da buradan selam gönderiyorum. Her ay belirlenecek bir konu üzerinden okuyacağımız bir kitap, izleyeceğimiz bir dizi veya film üzerine yapacağımız yorumlar ile bloglarımızın kapısını camını şöyle bir açıp havalandıracağız. Oh püfür püfür! Gelsin yaz temizliği, gitsin kış rehaveti!

Animasyondan Fırına; Ratatouille/Ratatuy

Daha önce animasyon film izlediniz mi bilmiyorum ama çok geç kalmış sayılmazsınız. 2007 çıkışlı ve Altın Küre ödüllü bu animasyon film adını bir Paris yemeğinden alıyor!  Yemek Olan Ratatouille; Yemek olan Ratatouille dilimize Ratatuy/sebze dizme olarak geçiyor. Yüksek bir ihtimalle yanlış anlaşılmış olsa gerek ki, animasyonda bahsedilen yemekle asıl Ratatuy arasında büyük farklar var. Yemeğin aslı haşlanmış bir tava sebzeden oluşsa da günümüze gelene kadar değişmiş, revize edilmiş. Köylülerin yemeği sayılan Ratatuy, sebze ya da sebze artıklarının bir arada kaynatılması ile ortaya çıkmış.  Ama aldanmayın; köylü milletin efendisidir! Bu da benim yaptığım Ratatuy;  Animasyon Olan Ratatouille; Yönetmen;   Brad  Bird Yıl; 2007  Animasyonumuzda geçen Ratatouille, ünlü şef Auguste Gusteau'nun spesiyallerinden. Gusteau'nun restoranı yemek eleştirmeni  Anton Ego tarafından yapılan bir eleştriden sonra gözden düşer ve bunlara dayanamayan şefin kalbi dayanamaz.  A

Kadınlardır Koca Dünyayı Doğuran

Bu yazıma nasıl başlasam bilemiyorum. 2021 yılının henüz üçüncü ayına girdik ki öldürülen kadın sayısı 47. Sadece iki gün önce 34'tü. Bu yazıyı 1 Mart'ta yazmaya başladım ve bugün 7 Mart. Sadece kadınlar gününden 1 gün önce 2 kadın daha canice öldürüldü. Anıt sayaç bugün 67 ismi daha yazdı hanesine. Yazıklar olsun! 2019 Kadın, Barış ve Güvenlik Endeksi araştırmasına göre; 167 ülke arasından kadınlar için hayat kalitesinin en yüksek olduğu ülke Norveç olurken, Türkiye 114. sırada yer almıştır. Küresel Cinsiyet Eşitsizliği raporuna göre de Türkiye 153 ülke arasından 130. olmuştur. (Vikipedi) Doğuran, büyüten, öğreten her bir mesleği bir arada yapan kadınlar, kadınlarımız, çiçeklerimiz soluyor.  Ne yazık ki süregelen bir kaç yıldır 8 Mart Dünya kadınlar günü anlam ifade etmiyor. Kadınlar günü denildiğinde akıllara suçsuz yere öldürülen kadınlar toprağın altında yatarken biz nasıl kadınlığımızı yaşayalım sorusu geliyor. Sahi, biz nasıl yaşayacağız bu kadınlar gününü? Sevincimiz bur

Ördek Fenomenler

Nedir Bu Ördek Sendromu? Hiç Instagram ya da twitter'da gezerken hatta YouTube'da vlog izlerken şöyle söylediğiniz oldu mu; "neden herkes mutlu da ben mutsuzum?" Size iki iyi haberim var! Birincisi biz de o hayatlara özeniyor, sorunun bizde olduğuna inanıyoruz. İkincisi ise o hayatlar sandığınız kadar mutlu değil! İşte isviçreli bilim adamları, psikologlar buna Stanford  Ördek Sendromu demiş. Ördek Sendromu sosyal medya veya dışarıda mutlu gördüğümüz insanlar üzerinden kendi hayatımızı sorgulamamıza verilen kısa bir isim. Adının geldiği yer ise çok mantıklı! Ördeklerin suda süzülür gibi yüzmesinin altında muntazam bir ustalık, mükemmel derecede sarfedilmiş bir emek vardır. Yaratılışlarında anne karnında yüzmeleri için gerekli ayak yapısı, tüylerinde bulunan ve suya batmalarını engelleyen yağ dokusu bir de üstüne ayaklarındaki hız. Suda öylece süzülür gibi dursalar da ayakları suyun altında bıcır bıcırdır. Biz de ördekleri bu görüntüden dolayı çok çaba sarf

Comment

ARAMIZA KATILIN;

Translate