Ana içeriğe atla

Asla Durdurulamayan Nesne ve Asla Geçilemeyen Engel

 Asla durdurulamayan bir top düşünün, yuvarlana yuvarlana asla geçilemeyen bir duvara doğru gidiyor. Sonuç ne olur?


Uzun yıllardır aklımı kurcalayan bu soruyu çok uzun zamandır biliyorum. Bakın cevabını değil soruyu biliyorum.

Bunu lisede felsefe dersinde şu şekliyle de duymuşsunuzdur;

"Allah kendinden büyük bir varlık yaratabilir mi?"

Şimdi sorunun cevabını açıklayıcı bir örnek vereyim;

3 kişilik bir arkadaş grubunuz olsun. Bu grubun en güçlüsü sizseniz, diğerleri sizden daha güçlü değildir sonuç olarak. O zaman sizinle yarışacak kimse yoktur grubunuzda.

Peki grubunuzda iki tane en güçlü olabilir mi?

Yani birisi size "sizin grubunuzun en güçlüsü kim?" dediğinde iki kişinin adını birden mi verirsiniz? Hayır, (nezaket, alçak gönüllülük gibi şeyler dışında) kim güçlüyse onun adını söylersiniz.

İşte sorumuzun cevabı da burada.

ASLA durdurulamayan bir nesnenin olduğu evrende onu durdurabilen bir varlık olmadığı için nesneye ASLA DURDURULAMAYAN NESNE denir.

Yine aynısı ASLA geçilemeyen engel için de geçerlidir.

ASLA GEÇİLEMEYEN ENGELin olduğu evrende onu geçebilecek herhangi bir nesne olmadığı için bu adı almıştır. 

Aslında bir kelime oyunu gibi. Tıpkı "tavuk mu yumurtadan çıkar yoksa yumurta mı tavuktan?" sorusu gibi.

Bu sorunun da cevabı söz konusu sorumuz gibi kelime oyununda. Çünkü yumurtadan tavuk değil civciv çıkar. 

Kelime oyunu demişken aklıma bir şey daha geldi;

Kale kapısından büyük, fındık kabuğundan küçük, kan kırmızı, süt beyaz?


Bunu bana çok küçükken mahallemizden Hasan Dede söylemişti sanırım. Hiç unutmadım çok da garip aslında. Sizin de böyle aklınızdan çıkmayan bilmeceleriniz, unutamadığınız sorularınız var mı? :)


Hoşçakalın blokurlarım. Bugün de bu keşmekeşte bir şeyler paylaştık.

Bir sonraki yazımda ne yazsam düşüneyim ben de. :)

Yorumlar

  1. Herkesin bilmece soran bir Hasan Dedesi vardır... Çok güzel bir yazı olmuş emeğinize sağlık 🤗

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim efendim, ne mutlu o çocukluklara. :)

      Sil
  2. Hasan dedenin bilmecesini Google amcaya sordum. :) Bilmece yine bilmeceliğini yaptı, şaşırttı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hasan dede çoktan rahmetli olmuştur şimdi, Allah rahmet etsin güldürdü bizi :)

      Sil
  3. anastas mum satsana :) tersten okusana :) o tekerlemede han kapısı da diyorlarmış :) senin bu keşmekeş iyi bu arada, gerçekten. bcp sayesinde seni de tanımış olduk. bcp dışında etkinliklerimiz de var, pazartesileri ağaç ev, çarşamba, beş kelime ile öykü yazma, ayrıca her renkten bir kitap, seri kitap okuma gibi şeysiler. istediğin zaman katılabilirsin yani. aramıza hoşgeldin. keşmekeşe soktun bizi :) blog çevremiz pek keyifli. arkadaş da getireyim sana. bloglara üye olmadan okuyom ben ama iyi okurum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gördüm aslında ama yazın gelmesi ile evin "hey bana bak beni bir an önce temizlemezsen bir yaz sabahı camlardan toz kusarım" der gibi bir bakışı var ki sorma gitsin. Bu ara eşimin ve kendimin de sağlık sorunları olduğu için hayli süründük. :( Bütün bunların acısını çıkaracağım günü bekliyorum. Yorumları görünce de çok mutlu oldum. Küçük karmaşık bir bloggerı mutlu etmek nasıl bir his anlatır mısınız acaba sayın deeptone?

      Sil
  4. bilmece güzelmiş küçükken çok fazla tekerleme ve bilmece öğrenirdik şimdi düşününce gelmiyor aklıma ama çok güzel şeyler vardı :) geçilemeyen duvar ve durdurulamayan nesne sorunsalına kendimce bir cevap buldum hazır mısın söylüyoruum ikisi birbirini yok eder hahaha :D çünkü biri varken diğeri var olamaz ikisi de varsa karşılaştıklarında ikisi de yok olur diye düşündüm :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. şaka bir yana uzun bir zamandır beynimi yokluyorum. biz küçükken bir sürü tekerleme hikaye öğrenirdik efendim. Şimdi kızıma anlatacak söyleyecek hikayelerim çok kısıtlı. Sabah birden kahvaltı ettirirken alice harikalar diyarında geldi aklıma da düştüm bu işin peşine. sahi bir ara da ayşegül serisi vardı bilmem hatırlar mısınız? ne günlerdi yahu. şimdi kızıma anlatmak için yeniden çocuk masalları okuyacağım. :d

      Sil
    2. Ayşegül bilmez miyim küçükken 5-6 yaşımda kaza geçirip 15 ay hastaneden çıkamadım ve Ayşegül hep yanımdaydı okuyarak onunla gezdim dolaştım ben de :) Yanlış hatırlamıyorsam kesilip kağıt bebek şeyleri de oluyordu hatta kıyafetleri de. ben de yeğenim için çocuk masalları okumaya karar verdim. Geçirdiğim kaza beni biraz etkilediği için çocuk masallarına küsüp okumamıştım yıllarca sonradan okuduklarım oldu şimdi de yeğenim için okuyorum :)

      Sil

Yorum Gönder

Comment

ARAMIZA KATILIN;

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yoran İnsanlar

Çevrenizde hiçbir şey yapmadan sizi sadece konuşarak yoran insanlar var mı blokurlarım? Bir insan bir deveyi hendekten atlatmak istese ancak bu kadar yorulur. Psikolojimizi harap eden, istediği şey uğruna karşısındakinı harcamaktan geri kalmayan, düşüncesiz, sinsi insanlar.. Yazık ki onlara asla büyüyemeyecekler.  Hep aynı kum kutusunda, hep aynı evin soğuk odalarında tutuklu kalacak çocuklukları.  Yahu insan gibi yaşasanıza? Ne bu gösteriş tutkusu, ne bu "en iyisi benim" rolü? Ne olursa olsun kendilerinden daha iyisinin olabileceğini kabul edemiyorlar asla. "Ama, ben" dillerinden düşmüyor.  "En zorunu ben yaşadım, en ağırı benim başıma geldi" demekten asla sakınmıyor dilleri. Kaçma isteği uyandırıyorlar mı sizde? Bir psikologdu galiba yanlış hatırlamıyorsam bu tarz enerji çeken insanları dinlerken elinizi göbek deliğinizin üzerine koymak lazımmış, öyle demişti. Enerjinizi sömürmemeleri için. Halil Ata Bıçakçı da der ki "yastık gibi yumuşa...

Blogları Canlandırma Projesi; Mart Ayı Güncellemesi

  Merhaba sevgili saygıdeğer, blokurlarım. Size bundan sonra blokur diyeceğim. Blokur; blog okur kelimelerinin birleştirilmiş hali.  Biliyorsunuz ki Blogları Canlandırma Projesi kapsamında mart ayında okuyacağımız kitapların ya da izleyeceğimiz film- dizilerin teması "kadın". Bu kapsamda benim okuduğum  kitap da bu ay Bülent Gardiyanoğlu'nun "Kadın Olmayı Hatırlamak" kitabı.   Giriş kısmında yazar kadınların toplum tarafından kadınlara atfedilmiş sorumluluklarından bahsetmiş biraz.  Açıkçası yazarın kadınlara karşı tutumunu pek beğenmedim. Dönüp dolaşıp erkekleri savunmuş gibi geliyor ama hadi bakalım hayırlısı.  1) Yazar diyor ki, "kadınlar anne olurken kadın olduklarını unutuyor, eş oluyor ama sevgili olmayı unutuyor, kendini çocuklarına feda ediyor ama kendisi için yaşamayı unutuyor." Şimdi ben de diyorum ki kadınlar kadın olduklarını unutmuyor. Kimse eşi için sevgili gibi olmak zorunda değildir. Bu kadınların eşlerine sunduğu bir güzelliktir, neza...

Ertelediklerimiz

Ne kadar çok şey yükleniyor üstümüze ve ne kadar şeyi erteliyoruz böyle üst üste? Kendimiz için yaptığımız ne var? Bunca şeyin arasında nasıl oluyor da vakit buluyor insanlar?  İki yakası bir araya gelmeyenler olarak bir dernek kursak kesinlikle eksiksiz olurdu. En son neyi ertelediniz? Aslında kendiniz için seçtiğiniz neyi arka plana attınız? Sevdikleriniz bunun farkında mı?  Sevdiğiniz biri için vazgeçtiğiniz o programdan vazgeçtiğinizde farketti mi?

Translate