Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Sohbetimiz

uzun zamandır bloga yazmıyorum sevgili blokurlar. o kadar çok zaman geçti ki bir blogum olduğunu unutmuş bile olabilirim. bir şeyi düzenli olarak tekrarlamayınca huzursuz oluyorum. bir de mükemmel olmadıysa yaptığım içerik hiç yazamıyorum. kitap bile okuyamıyorum. ilaca başladım, psikiyatirye de gittim. depresyon hali görüyorum. açıkçası biraz buhranlıyım.  şu sıralar bir kedi sahiplendim.  bir iki iş buldum. sınava girsem de bilgi ve belge yönetimi okumak istiyorum.  yargı izliyorum.  facebook'ta bir grupta moderatörlük yapıyorum.  işler freelance bu arada evden çalışıyorum.  sahiplendiğim kedi ile uğraşıyorum. ağzında yaralar vardı, enfeksiyon vardı diş ve diş etlerinde. onları iyileştirdim. inanır mısınız o yaralar için aldığım synulox isimli bir antibiyotik 220 lira tuttu. sadece 10 tane var içinde bir de. neyse. tam ilaç bitti çocuğum iyileşti derken bu sefer de ayağındaki yara tekrarladı. ağız kokusu geri geldi yani antibiyotiği bitirdik ama demek ki sona ermemiş. diş etlerin

Dönüş

Uzun zaman oldu yazmayalı. Çıktığım kafa izninde yeni kararlar aldım blokurlarım.  Ben vakitsiz bir insanım. Ben geçmişin hatıralarına saplanmış, geleceğini kurtarmaya çalışan bir insanım. Bu yüzden zor geliyor yazmak. Bu yüzden vakitsizim uzun zamandır. Bu vakitsizlik bizi yok edecek aslında ama geçecek.

Bin Muhteşem Güneş | Kafesteki Kitaplık

Khaled Hosseini'nin okuduğum ilk kitabı. Sık sık etrafta duyduğum için okumaktan bir süre imtina etmiştim fakat bazı kitaplar gerçekten duyuomayı hak ediyor anlaşılan. Genellikle dillere destan olan ürünlerin kötü veya kalitesiz çıkması ya da belirli bir noktaya hitap etmesi sebebiyle bu tarz kitapları okuyamıyor filmleri izleyemiyorum. Bu gerçekten duygularıma hitap eden bir kitap oldu. Sizin de böyle garip istekleriniz oluyor mu bilmem ama ben bazen duygularımı yönlendirecek bir kitap okumak ya da film izlemek isterim. Sonuç olarak bu kitap da aradığım hüzünlü kitap kategorisine girdi.  ___Spoiler Başlangıcı____ . . . . . . . . . . Yazar Nana'nın intiharın anlattığı kısımda Meryem için "yıllar boyu düşünecek vakti oldu" demişti. Bu kısımda belki de yazarın bu kadar acımasız, karartılı bir yüreğe sahip olamayacağını düşünerekten ihtimal vermemiştim. Lakin gördüm ki gerçekten Meryem'in bu yası yıllarca içinde tutacak vakti, hatırlayacak hüzünlü zamanla

Ertelediklerimiz

Ne kadar çok şey yükleniyor üstümüze ve ne kadar şeyi erteliyoruz böyle üst üste? Kendimiz için yaptığımız ne var? Bunca şeyin arasında nasıl oluyor da vakit buluyor insanlar?  İki yakası bir araya gelmeyenler olarak bir dernek kursak kesinlikle eksiksiz olurdu. En son neyi ertelediniz? Aslında kendiniz için seçtiğiniz neyi arka plana attınız? Sevdikleriniz bunun farkında mı?  Sevdiğiniz biri için vazgeçtiğiniz o programdan vazgeçtiğinizde farketti mi?

Kafesteki Kitaplık

Yaklaşık 10 gündür yazmıyorum blokurlarım. Resmen üretme tutulması yaşıyorum. Okunacak kitaplar birikti. Yapılacak işler de öyle. Diyorum ki şu ders çalışmaya da bir başlasam tekrar on numara olacak.  Düştü yani motivasyonum.  Bu böyle yaklaşık bir aydır devam ediyor. Sanki kapısı açık duran bir kafesin içinde oturup dışarıya bakıyorum. Belki de yks öğrencileri gibi ben de son çeyrekte salıverdim kendimi. (asla yks öğrencisi olduğum için değil) Sadece kitaplarla haşır neşirim. Galiba üst üste yığılan sorumluluklar sonrası böyle oldu. Sağolsun değerli ikizlerimiz  fighting  blogger sayesinde biraz heyecanlandım. :d  Insta hikayelerindeki iki kitaba kondum açıkçası. En azından hayatıma "kargom nerede" heyecanı girecek de bir süre bahara selam veren kuşlar gibi bekleyeceğim. :d Bu serinin adı Kafesteki Kitaplık çünkü:  bu dönem bir kafeste hissediyorum. Her şeye uzanabilir, her şeyi görebilirim ama ordan çıkmak istemiyorum çünkü bu bana yetiyor. Kafesimde okuduğum kitapların küç

Yoran İnsanlar

Çevrenizde hiçbir şey yapmadan sizi sadece konuşarak yoran insanlar var mı blokurlarım? Bir insan bir deveyi hendekten atlatmak istese ancak bu kadar yorulur. Psikolojimizi harap eden, istediği şey uğruna karşısındakinı harcamaktan geri kalmayan, düşüncesiz, sinsi insanlar.. Yazık ki onlara asla büyüyemeyecekler.  Hep aynı kum kutusunda, hep aynı evin soğuk odalarında tutuklu kalacak çocuklukları.  Yahu insan gibi yaşasanıza? Ne bu gösteriş tutkusu, ne bu "en iyisi benim" rolü? Ne olursa olsun kendilerinden daha iyisinin olabileceğini kabul edemiyorlar asla. "Ama, ben" dillerinden düşmüyor.  "En zorunu ben yaşadım, en ağırı benim başıma geldi" demekten asla sakınmıyor dilleri. Kaçma isteği uyandırıyorlar mı sizde? Bir psikologdu galiba yanlış hatırlamıyorsam bu tarz enerji çeken insanları dinlerken elinizi göbek deliğinizin üzerine koymak lazımmış, öyle demişti. Enerjinizi sömürmemeleri için. Halil Ata Bıçakçı da der ki "yastık gibi yumuşa

Blogları Canlandırma Projesi; Mart Ayı Güncellemesi

  Merhaba sevgili saygıdeğer, blokurlarım. Size bundan sonra blokur diyeceğim. Blokur; blog okur kelimelerinin birleştirilmiş hali.  Biliyorsunuz ki Blogları Canlandırma Projesi kapsamında mart ayında okuyacağımız kitapların ya da izleyeceğimiz film- dizilerin teması "kadın". Bu kapsamda benim okuduğum  kitap da bu ay Bülent Gardiyanoğlu'nun "Kadın Olmayı Hatırlamak" kitabı.   Giriş kısmında yazar kadınların toplum tarafından kadınlara atfedilmiş sorumluluklarından bahsetmiş biraz.  Açıkçası yazarın kadınlara karşı tutumunu pek beğenmedim. Dönüp dolaşıp erkekleri savunmuş gibi geliyor ama hadi bakalım hayırlısı.  1) Yazar diyor ki, "kadınlar anne olurken kadın olduklarını unutuyor, eş oluyor ama sevgili olmayı unutuyor, kendini çocuklarına feda ediyor ama kendisi için yaşamayı unutuyor." Şimdi ben de diyorum ki kadınlar kadın olduklarını unutmuyor. Kimse eşi için sevgili gibi olmak zorunda değildir. Bu kadınların eşlerine sunduğu bir güzelliktir, neza

Comment

ARAMIZA KATILIN;

Translate