Ana içeriğe atla

Kafesteki Kitaplık

Yaklaşık 10 gündür yazmıyorum blokurlarım. Resmen üretme tutulması yaşıyorum. Okunacak kitaplar birikti. Yapılacak işler de öyle. Diyorum ki şu ders çalışmaya da bir başlasam tekrar on numara olacak. 
Düştü yani motivasyonum. 

Bu böyle yaklaşık bir aydır devam ediyor. Sanki kapısı açık duran bir kafesin içinde oturup dışarıya bakıyorum.
Belki de yks öğrencileri gibi ben de son çeyrekte salıverdim kendimi. (asla yks öğrencisi olduğum için değil)

Sadece kitaplarla haşır neşirim. Galiba üst üste yığılan sorumluluklar sonrası böyle oldu.

Sağolsun değerli ikizlerimiz fighting blogger sayesinde biraz heyecanlandım. :d 
Insta hikayelerindeki iki kitaba kondum açıkçası. En azından hayatıma "kargom nerede" heyecanı girecek de bir süre bahara selam veren kuşlar gibi bekleyeceğim. :d

Bu serinin adı Kafesteki Kitaplık çünkü:
 bu dönem bir kafeste hissediyorum. Her şeye uzanabilir, her şeyi görebilirim ama ordan çıkmak istemiyorum çünkü bu bana yetiyor. Kafesimde okuduğum kitapların küçük parçalarını, hislerimi paylaşmak istiyorum.

ASLINDA.. Size lokanta usulü acılı ezme tarifimi de verebilirim ama ben burda bu beşli çekmecenin hemen üzerine koyduğum bilgisayarım ve arada mutfak tezgahını temizleyip arada yazacaklarımı tasarladığım şu anda sadece hissettiklerimden bahsediyorum. :d 
Çünkü sizleri bunları paylaşmaya değer olarak görüyorum.


Eveeet gelelim kitaplara. Aynı anda birden fazla kitap okuyanlarımız kimler? Onlar bir el kaldırırsa çok memnun olacağım hatta varsa tavsiyeleri daha memnun olacağım.
Bu senenin başından beri okunacak kitaplarımın birikmesi, kitapları elde dokunarak okumak istemem üzerine e-kitap okuma alışkanlığımı bir süre sıfıra indirdim. Ama şu an aynı anda 4 kitap okuyorum. Ne mutlu bana ki 4 ile sınırlı kaldı çünkü bir ara 9 kitabı aynı anda okumaya çalıştığımı hatırlıyorum aslında pek zor değil ama o sorumluluk hissi insanı sürekli huzursuz ediyor. Tamam tamam yetişemeyeceğimin ben de farkındayım ama gelin de bunu benim deli gönlüme anlatın.

Sonuç: ELDE VAR KOCA BİR SIFIR.

Nitekim kitapları boşlamış oldum çünkü telefon elimdeyken kitap okumuyor sosyal medyada takılıyordum.  
Bir kaç gün önce bu alışkanlığıma geri dönerek instagram hariç bir sosyal medya diyetine girdim. Kesinlikle tavsiye ederim içinizden şöyle hisli koca bir oh çekeceksiniz. 
 Bu aralıkta da telefondan "Bin Muhteşem Güneş - Khaled Hosseini" kitabına başladım.

Uzun zamandır bloga da yazamayınca durdun dedim heyhat! Şimdi yazılır bir şeyler. Yazmak için kitabı bitirmek şart değil ki? Şart mı yoksa? Yetkili biri beni bilgilendirirse sevinirim.

Efendim kitabımızı herhalde aramızda benim dışımda okumayan kalmamıştır zamanında çok methedilmiş bir kitap çünkü. Halk -kitabı okuyan halk- arasında yazarın en iyi kitabının olmadığı ama iyi bir kulvarda yer aldığı söylenen bir kitap. Tam sayfa verememekle birlikte olay örgüsünden sayfayı tahmin etmeniz için kısa bir brifing vermek gerekirse: Meryem'in evliliğinin üzerinden 4 yıl geçmiş ve savaş başlamış. Tam olarak burdayım.

Olay örgüsü hiç beklemediğim kadar akıcı, yoğun hüzünlü -ki bunu ben tercih ettim-, beklenmedik seyrediyor.


DİKKAT SPOİLER!
.
.
.
.
.
.
.
.

Özellikle Nana'nın intiharını hiç beklemiyordum ama Meryem'in pişmanlığını da iliklerimde hissettim.


.
.
.
.
.
.
SPOİLER BİTTİ!


Aynı anda okuduğum kitaplar daha fazla artmadan sizinle paylaşayım.


EYLÜL - MEHMET RAUF 

Yerli edebiyatımızın değerli bir ürünü olan ve ilk psikolojik roman olma özelliğini taşıyan Eylül'de yazar gerçekten harika kişilik tasvirleri yapmış.
Yani iç dünyamızda yaşadığımız ve genelde bizim ürünümüz olan düşünceleri tahlil ederken okura da yansıtmış. Sorun şu ki henüz ilk 100 sayfayı bitirmiş olsam bile kayda değer bir olay olmadı diyebilirim.
Hala bir beklenti içindeyim. 

ANNE BABA LÜTFEN BENİ ANLA - JULIE KING & JOANNA FABER

Bu kitap gerçekten ilginç çünkü size küçük bıcırıklarla baş etmeniz için sihirli bir değnek sunuyor.
Denedim gerçekten işe yarıyor. Mesela bizimkiyle çok istediği bir kalem tükendiyse diyorum ki "gel babaya not yazalım, dışarı çıktığında alsın" sonuç mükemmel. Not yazıyor ve babanın görebileceği bir yere bırakıyoruz.

1984 - GEORGE ORWELL

Bu kitap aslında Charlie Chaplin'in bir filminden esinlenilerek üretilmiş. Böyle bir söylenti var medyalarda efendim. Söz konusu filmin bir kısmını ben de izlemiştim ama çok yorgun olduğum için uyuyakalmıştım şu an ismini hatırlamasam da hatırladığımda ya da bulduğumda burayı güncellemek isterim. 
Yabancı edebiyatın kıymetli parçalarından olduğuna inandığım 1984 hem düşünsel anlamda hem de ruhsal anlamda insana şöyle bir dur diyor. 
Gerçekten lezzet veren bir okuması var. 



Uzun zamandır kendi sağlık sorunlarım, eşimin sağlık sorunları ve yoğun sorumluluklarımız nedeniyle uğrayıp gözlerini dolduramadığım siz blokurlarımdan özür diliyorum. 
Yine günün sonunda boynum ağrıdı ve tamamlamak istediğim şeyleri bile tamamlayamadan uyuyacağım sanırım.

Bu kadar sabırlı olduğunuz için teşekkür ediyorum. :)

GÜN BATARKEN ARDINDAN TEPELERİN, VEDA VAKTİ GELDİ TELETABİLERİN. 

Yorumlar

  1. Öncelikle size ve eşinize geçmiş olsun diyorum. İnşallah bahsettiğiniz sağlık sorunlarını atlatmışsınızdır ya da en kısa sürede atlatacaksınızdır. Kargo bekleme olayı çok tatlı bir heyecan :) Ama en çok da kitap kargosunda. Başak türlü kargolarda can sıkıcı bile olabiliyor yoksa. George Orwell'in 1984'ün bu basımı da ne güzelmiş, çok beğendim. Ayrıca esinlenme söylentilerini de bilmiyordum araştırmak gerek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Geçmiş olsun dilekleriniz için teşekkür ederim. Sağlık sorunlarımı şükür ki yavaş yavaş atlattık. Kitap konusunda kesinlikle haklısınız. Ramazan da girdi araya ki sormayın. Neyse ki oyalanacak yeni şeyler buldum kendime de çabuk geçiyor günler. Oyalanacak şeyler: ev temizliği. :D

      Sil
  2. Blogunuzu takipteyim bloguma beklerim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Takibiniz için teşekkür ederim blogunuzu takibe aldım :)

      Sil
  3. geçmiş olsun. keyifli anlatmışsın yine. ders yerine kitap okumak mantıklı değil ama hep öyle olur biz türklerde :) sınava doğru kitap okuması gelir bizlerin :) beşli çekmecenin üzerindeki orwell ve eylül ü okudum :) orwell in kitabının filmi de iyi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kayboldu isteğim kayboldu. :( Üzücü. Kitap okuyup beynimi boş tutmak istiyorum.

      Sil
  4. bir keresinde aynı anda üç kitap okuyordum ve hepsini bitirmem aylar sürdü pek bana göre değilmiş bu yani :) sırayla okumak daha hızlı odaklanma sağlıyor bana :) her şeyi sırayla yapıyorum sanırım ders çalışma dönemimde kitap okuyamıyorum mesela, kitap bitmeden de ders çalışamıyorum, ve derslerimin de hepsine aynı anda çalışamıyorum onlar da sırayla birini bitirip kafamı temizleyip diğerine geçerim :D acılı ezme tarifini de merak etmedim değil hani :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Uzun zaman sonra; aynı anda 9 kitap okumak zorunda kaldığım dönem olmuştu. Ne zorlanıyor insan. Çünkü merak ettiği şey diğer kitapta. Diğerini okusa elindeki küsecek..

      Sil

Yorum Gönder

Comment

ARAMIZA KATILIN;

Bu blogdaki popüler yayınlar

Blogları Canlandırma Projesi; Mart Ayı Güncellemesi

  Merhaba sevgili saygıdeğer, blokurlarım. Size bundan sonra blokur diyeceğim. Blokur; blog okur kelimelerinin birleştirilmiş hali.  Biliyorsunuz ki Blogları Canlandırma Projesi kapsamında mart ayında okuyacağımız kitapların ya da izleyeceğimiz film- dizilerin teması "kadın". Bu kapsamda benim okuduğum  kitap da bu ay Bülent Gardiyanoğlu'nun "Kadın Olmayı Hatırlamak" kitabı.   Giriş kısmında yazar kadınların toplum tarafından kadınlara atfedilmiş sorumluluklarından bahsetmiş biraz.  Açıkçası yazarın kadınlara karşı tutumunu pek beğenmedim. Dönüp dolaşıp erkekleri savunmuş gibi geliyor ama hadi bakalım hayırlısı.  1) Yazar diyor ki, "kadınlar anne olurken kadın olduklarını unutuyor, eş oluyor ama sevgili olmayı unutuyor, kendini çocuklarına feda ediyor ama kendisi için yaşamayı unutuyor." Şimdi ben de diyorum ki kadınlar kadın olduklarını unutmuyor. Kimse eşi için sevgili gibi olmak zorunda değildir. Bu kadınların eşlerine sunduğu bir güzelliktir, neza

Dönüş

Uzun zaman oldu yazmayalı. Çıktığım kafa izninde yeni kararlar aldım blokurlarım.  Ben vakitsiz bir insanım. Ben geçmişin hatıralarına saplanmış, geleceğini kurtarmaya çalışan bir insanım. Bu yüzden zor geliyor yazmak. Bu yüzden vakitsizim uzun zamandır. Bu vakitsizlik bizi yok edecek aslında ama geçecek.

Sohbetimiz

uzun zamandır bloga yazmıyorum sevgili blokurlar. o kadar çok zaman geçti ki bir blogum olduğunu unutmuş bile olabilirim. bir şeyi düzenli olarak tekrarlamayınca huzursuz oluyorum. bir de mükemmel olmadıysa yaptığım içerik hiç yazamıyorum. kitap bile okuyamıyorum. ilaca başladım, psikiyatirye de gittim. depresyon hali görüyorum. açıkçası biraz buhranlıyım.  şu sıralar bir kedi sahiplendim.  bir iki iş buldum. sınava girsem de bilgi ve belge yönetimi okumak istiyorum.  yargı izliyorum.  facebook'ta bir grupta moderatörlük yapıyorum.  işler freelance bu arada evden çalışıyorum.  sahiplendiğim kedi ile uğraşıyorum. ağzında yaralar vardı, enfeksiyon vardı diş ve diş etlerinde. onları iyileştirdim. inanır mısınız o yaralar için aldığım synulox isimli bir antibiyotik 220 lira tuttu. sadece 10 tane var içinde bir de. neyse. tam ilaç bitti çocuğum iyileşti derken bu sefer de ayağındaki yara tekrarladı. ağız kokusu geri geldi yani antibiyotiği bitirdik ama demek ki sona ermemiş. diş etlerin

Translate