Ana içeriğe atla

Blogları Canlandırma Projesi; Mart Ayı Güncellemesi

 


Merhaba sevgili saygıdeğer, blokurlarım. Size bundan sonra blokur diyeceğim. Blokur; blog okur kelimelerinin birleştirilmiş hali. 


Biliyorsunuz ki Blogları Canlandırma Projesi kapsamında mart ayında okuyacağımız kitapların ya da izleyeceğimiz film- dizilerin teması "kadın".

Bu kapsamda benim okuduğum  kitap da bu ay Bülent Gardiyanoğlu'nun "Kadın Olmayı Hatırlamak" kitabı.  

Giriş kısmında yazar kadınların toplum tarafından kadınlara atfedilmiş sorumluluklarından bahsetmiş biraz. 

Açıkçası yazarın kadınlara karşı tutumunu pek beğenmedim. Dönüp dolaşıp erkekleri savunmuş gibi geliyor ama hadi bakalım hayırlısı. 

1) Yazar diyor ki, "kadınlar anne olurken kadın olduklarını unutuyor, eş oluyor ama sevgili olmayı unutuyor, kendini çocuklarına feda ediyor ama kendisi için yaşamayı unutuyor."

Şimdi ben de diyorum ki kadınlar kadın olduklarını unutmuyor. Kimse eşi için sevgili gibi olmak zorunda değildir. Bu kadınların eşlerine sunduğu bir güzelliktir, nezakettir. Kadın çocukları için kendini feda ediyor çünkü zaten anne olmak demek tüm canlılarda aynı anlama tekabül eder. Ayrıca zannediyorum ki kimse kendi bedeni veya elleriyle oluşturduğu, meydana getirdiği bir şeyi yok etmez yada kendi haline bırakmaz. 

Buralar daha ilk sayfalar olduğu için ve hem okuyup hem de anlık olarak yorumlamaya çalıştığım için biraz uzun hatta biraz da sıkıcı bir yazı olursa affedin, telaşımı mazur görün. :) 

 2) "Eğer insanın içinde değersizlik korkusu varsa biri onu sevdiğinde 'beni niye sevsin?' diye düşünmeye başlar"

Ne yazık ki doğrudur fakat değersizlik korkusunun olmaması da bir dezavantajdır. Zira hiçbir insan herkese mavi boncuk dağıtmak ve karşılığında da onlardan bir şey beklemek zorunda değildir. Ne erkekler ne de kadınlar. Değer verdiğimiz insanların da bizlere nasıl geri dönütlerde bulunduklarını gördük.

Ateşten korkmazsak onu tutmaya çalışırız.

3) Karmanın gücü adına! 

"Düşünün kaç milyon karma yaratıyorsunuz ve karmakarışık oluyorsunuz?" 

"Siz kendinizi yukarı koyup, kadını aşağı koyduğunuzda, kendi bereketinizi ona gönderiyorsunuz. Onun olumsuz, yazgısını da kendinize çekiyorsunuz... Bu bir şekilde görülmeyen ilahi bir hak sistemi. Her kimi kendinizden aşağıda görürseniz kendinizdeki güzellikleri ona aktarır, ondaki sıkıntıları da kendinize çekersiniz."

E tamam da hocam bunun için kitap yazmaya gerek var mıydı, Demet Akalın bunu şarkısında nazikçe belirtiyor zaten:

Yarına kalsa da yanına kalmaz
Acı döner gelir karması var
Konumuz ayrılık fark ettiysen artık
Seni de terk eden birisi var.


4) "...özellikle tacize uğradıysanız ve bunu affetmediyseniz hayatınıza çektiğiniz erkekler genellikle cinsel olarak sizi yorar" diyor yazar.  Ve ekliyor; "Bundan kurtulmak, hayatınıza çekmemek istiyorsanız tacizi affetmeniz, erkek milletine olan öfkenizi temizlemeniz gerekiyor."

Bu satırlar üzerine ne daha fazla bu kitabı okumak istiyorum ne de yorumlamak istiyorum. Şu her gün bir kadın öldüğü günlerde nasıl olur da insanlar böyle bir görüşe katılır anlayamıyorum. İlerleyen sayfalarda kocasının her gün dövdüğü  bir kadına (üstelik kocası sevgilisine ev açmış, kadın çalışıyor vs) yazar kocanızdan özür dileyin diyor. 
Neymiş efendim kadın kocasını severek evlenmediği için kocası da sevgiyi dışarıda bir kadında bulmuş
 kadın özür dileyince kocası evine ve karısına geri dönmüş. Çüş diyorum, peh diyorum, saçmalığın daniskası diyorum. Ve sonuç olarak projemiz kapsamında şahane bir kitap okuyarak başlayamıyorum projeye. Bütün keyfim kaçıyor. 


Bunca satır ve emeğimin ardından eklemek istediğim şeyler var. Yazarın okuduğum ilk kitabı ve bu kitap kadın kavramı, kadınlar hakkında istediğim ya da beklediğim birikimi vermedi, sağlayamadı. Beklentimin çok çok altında bir kitaptı. Kadınların kadın olarak hareket etmesini de savundu, tacizi affetmeyi de. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin bu denli saptırıldığı ülkemizde böyle bir kitabı okumak beni biraz sarstı. Kendisiyle çelişen cümlelere sahipti. Mesela bir kesimde kadının erkeklik rollerine özenmemesi, bürünmemesi gerektiğini savundu bir bölümde de kimsenin sırtını bir başkasına yaslamaması gerektiğini savundu. 

Amenna her kitabın içinde güzel şeyler vardır ve bu kitapta da bu tarz şeylerle karşılaştım, altını çizdiğim satırlar oldu ama bu kitap her gün bir kadın cinayetinin yaşandığı bu ülkede okunması gereken bir kitap değil ne yazık ki. Kitabı onu döven kocasından özür dileyen kadının hikayesinden sonra yarım bırakıyorum. Bu günlerde hiçbir kadının kaldırabileceği veya okumak isteyeceği bir kitap değil bence.

Bu Yüzden Ben De Film Seçtim ve İzledim

Filmim Million Dollar Baby - Milyon Dolarlık Bebek

2004 yapımı bu filmin başrol oyuncuları; Clint Eastwood, Hillary Swank ve Morgan Freeman.
30 milyon dolar bütçesiyle 216 milyon dolarlık hasılat kazanan film gerçekten izleyicide hırs ve azim hisleri uyandırıyor. 

Kısa bir özet geçmek gerekirse filmde iyi bir antrenör olan ve kızları eğitmeme prensibine sahip olan antrenör Frank Dunn (Clint Eastwood) onu kendini eğitmeye zorlayan sporcusu Maggie (Hillary Swank)'nin  üst üste yaptığı antrenman hatalarına dayanamıyor. 
Ve Maggie'ye ilk öğrettiği şey "KENDİNİ DAİMA KORUMAK"

Ayrıca Antrenör Dunn'ın salonunda kalan ve orayı evi olarak gören Scrap (Morgan Freeman) de Maggie'ye belki de bir kaç küçük tüyoda bulunmuş olabilir. 


"Bir tek şeyi bilerek büyüdü: Değersiz biriydi."
Kahramanımız Maggie artık kendi kendine nefes alamadığı sıralarda -kendisine hiçbir hakareti layık görmediğim-  annesi tarafından son kez selamlandı. Fakat Maggie bu maçı kazandı.

Alıntılar;
"Artık ölsem de gam yemem - i know i could rest with that."

"Bazen iyi yumruk atmanın en iyi yolu geri çekilmektir."

Rahipten Dunn'a;
"Aradan çekilmelisin, tanrıyla başbaşa kalmalı."

"İnsanlar kendi tavsiyelerine uymazlar."

"Bazıları bir dövüşçünün sahip olduğu en önemli şeyin bir yürek olduğunu söyler. Frankie ise 'bana yüreğinden başka bir şeyi olmayan bir dövüşçü göster sana dayak isteyen birini göstereyim.' der."

"İnsanlar şiddete bayılır. Trafik kazası gördüklerinde enkazdaki cesetleri görmek için dururlar. Ama aynı insanlar boksun sevilmesinden şikayet ederler. Ne olduğu hakkında fikirleri yoktur. Boks saygıyla alakalıdır. Kendin için sahip ol ama başkalarından uzak tut."

Ağlatan, güzel bir filmdi. Maggie ile ortak bir yanımız var, o da bu dünyaya dövüşmek için geldi ben de ama bu dünyadan gitmek için dövüşmeyi seçen ben olmayacağım. Ben bu dünyada kalmak için dövüşmeyi çoktan seçtim bile!

Yatağındayken hala gülümsemesi beni mahvetti. Maggie hep içimde bir yara olarak kalacaksın.

Bu uzun yazımı okuyarak kıymetli vaktinizi ayırdığınız için teşekkür ediyorum sevgili blokurlarım.
Eğer kitabı incelerken ya da filmi incelerken hata yaptığımı veya yanlış anladığımı düşünüyorsanız lütfen yoruma buyurun. 

Sevgiyle kalın!


Yorumlar

  1. dediğiniz film, sanırım ispanyol pansiyonu idi :) gelcam yineee :)

    YanıtlaSil
  2. Zaten tek ihtiyacımız bize birinin Nasıl Kadın Olacağımızı hatırlatmasıydı (!).
    Filmi izlemiştim sanırım. Tam hatırlamıyorum, bir bakmam lazım. Kalemine sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçek bir zaman kaybıydı. Sanki birisi karşıma oturmuş ve bana hakaretler yağdırıyor gibiydi. Film gerçekten güzel, kesinlikle tavsiye ederim. Güzel yorumunuz için de teşekkür ederim 💙

      Sil
  3. film iyi ivit, clint in filmleri iyi oluyor, the changeling de iyiydi onun :) bu yazar kimmiş, yani psikolog mu gasteci mi :)

    YanıtlaSil
  4. 19 Mayıs Kıbrıs doğumlu olan Bülent Gardiyanoğlu, ilk, orta ve lise öğrenimini Kıbrıs'ta tamamlamıştır. İstanbul Marmara Güzel Sanatlar Fakültesi Endüstri Ürünleri Tasarımı Ana Bilim Sanat Dalı Bölümünü İnternet'e Bağlanan Buzdolabı projesi ile tamamlamıştır.

    Bülent Gardiyanoğlu, iki yüz binden fazla kişiye uluslararası birçok ülkede seminerler vermiş, Belçika, Türkiye, Almanya, Avusturya, Hollanda, Fransa, Fas, İsviçre ve Kuzey Kıbrıs'ta seminer ve Atölye çalışmalarına devam etmektedir.



    Şöyle bir bilgi topu var hakkında. Yani Google yazar diyor ama garipti gerçekten. Morgan freeman'dan sonra iki numaralı adamımız belli oldu o zaman he? ^^

    YanıtlaSil
  5. Kitap yorumunuzu okurken Demet Akalın kısmına çok güldüm okumaya devam ettikçe yazardan nefret ettim. Filme de bir bakacağım. Yazınız hiçte sıkıcı değildi ben keyifle okudum emeğinize sağlık :)

    YanıtlaSil
  6. Kitap gerçek bir zaman kaybıydı. Psikolojimi de bozdu zaten. :/

    YanıtlaSil
  7. ay okumadan sinirlerimi bozdu adam adını da hiç duymamıştım :) kadını, kadın olmayı yanlış algılayan ve çarpık düşüncelerini çok dikkat çekmemeye çalışarak aktaran biri gibi geldi bana. tacizi affet, seni döven kocandan özür dile falan ne biçim düşünceler bunlar hadsiz adam. gerçekten talihsiz bir kitap seçimi olmuş ama bir yandan da kötü bir örneği tanımış olduk bu yazardan hiçbir şey okumam artık :)
    filmi çok duydum ama izlememiştim aklımda olsun :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yorumunuz içinde öyle net bir cümle var ki tüm yazımı özetlemiş vallahi ellerinize sağlık diyeceğim. ben bir türlü bu adamın tutumunu tam anlamıyla dile getirecek bir benzetme vs bulamamıştım.
      "kadını, kadın olmayı yanlış algılayan ve çarpık düşüncelerini çok dikkat çekmemeye çalışarak aktaran biri"
      gerçekten bütün olayı buydu sanırım. zaten daraldım hayır gerçekten benim de psikolojim bozuldu. kimse okumamalı.
      garip bir şekilde baya seveni de var.

      Sil
  8. Filmi izlemiştim ama tam olarak hatırlayamadım şu an. Bir ara yeniden bakmayı düşünüyorum. :)

    YanıtlaSil
  9. Kitabı es geçiyorum, üstünden konuşmak bile saçma. Film için seviyorum bu tarz filmleri, aldım listeye^^ Emeğine sağlık^^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah nedendir bilmiyorum ama şu proje bana şurup gibi geldi gerçekten. Teşekkür ederim nadide yorumunuz için :)

      Sil
  10. İzlenmesi gereken filmler listesinde görmüştüm ama izlemeye fırsat olmamıştı yorumun için teşekkürler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rica ederim. Benim de beklediğim gibi çıkmadı ismi insanı kesinlikle yanıltıyor. Aslında bitirdikten sonra pek ismini oturtamadım galiba kaçırdığım yerler oldu ama müsait bir zamanımda yeniden izleyeceğim.

      Sil
  11. Kitaba çok sinirlendim şu an, nasıl bir hak görmüş yazar kendinde çok şaşırtıcı :P

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya yazarın bakış açısı çok garip. Ve bu kitabı okuyup bu adama gerçekten hak verenler var.

      Sil
  12. Kitaptan uzak duralım, filmi bir ara duymuştum. Sayende tekrar hatırladım ve listeme aldım :)

    YanıtlaSil
  13. Kitabı bilmiyordum yorumunuzu okuduktan sonra bilmemeye devam edeceğim. :))
    Filmin ismini çok duydum ama henüz izlemedim, ilk fırsatta bakacağım. Yorumunuz için teşekkürler :)

    YanıtlaSil
  14. Kitap gerçekten sinir bozucuymuş. Yarım bırakmakla iyi yapmışsınız. Bir erkeğin kadın olmak üzerine kitap yazması da ayrı saçmalık. Ben hiçbir kadının erkeklik üzerine yazdığını hatırlamıyorum. Herkes kendi davranışlarını düzeltse keşke.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Comment

ARAMIZA KATILIN;

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yoran İnsanlar

Çevrenizde hiçbir şey yapmadan sizi sadece konuşarak yoran insanlar var mı blokurlarım? Bir insan bir deveyi hendekten atlatmak istese ancak bu kadar yorulur. Psikolojimizi harap eden, istediği şey uğruna karşısındakinı harcamaktan geri kalmayan, düşüncesiz, sinsi insanlar.. Yazık ki onlara asla büyüyemeyecekler.  Hep aynı kum kutusunda, hep aynı evin soğuk odalarında tutuklu kalacak çocuklukları.  Yahu insan gibi yaşasanıza? Ne bu gösteriş tutkusu, ne bu "en iyisi benim" rolü? Ne olursa olsun kendilerinden daha iyisinin olabileceğini kabul edemiyorlar asla. "Ama, ben" dillerinden düşmüyor.  "En zorunu ben yaşadım, en ağırı benim başıma geldi" demekten asla sakınmıyor dilleri. Kaçma isteği uyandırıyorlar mı sizde? Bir psikologdu galiba yanlış hatırlamıyorsam bu tarz enerji çeken insanları dinlerken elinizi göbek deliğinizin üzerine koymak lazımmış, öyle demişti. Enerjinizi sömürmemeleri için. Halil Ata Bıçakçı da der ki "yastık gibi yumuşa

Ertelediklerimiz

Ne kadar çok şey yükleniyor üstümüze ve ne kadar şeyi erteliyoruz böyle üst üste? Kendimiz için yaptığımız ne var? Bunca şeyin arasında nasıl oluyor da vakit buluyor insanlar?  İki yakası bir araya gelmeyenler olarak bir dernek kursak kesinlikle eksiksiz olurdu. En son neyi ertelediniz? Aslında kendiniz için seçtiğiniz neyi arka plana attınız? Sevdikleriniz bunun farkında mı?  Sevdiğiniz biri için vazgeçtiğiniz o programdan vazgeçtiğinizde farketti mi?

Translate