Ana içeriğe atla

Ertelediklerimiz

Ne kadar çok şey yükleniyor üstümüze ve ne kadar şeyi erteliyoruz böyle üst üste?

Kendimiz için yaptığımız ne var? Bunca şeyin arasında nasıl oluyor da vakit buluyor insanlar? 
İki yakası bir araya gelmeyenler olarak bir dernek kursak kesinlikle eksiksiz olurdu.
En son neyi ertelediniz? Aslında kendiniz için seçtiğiniz neyi arka plana attınız?

Sevdikleriniz bunun farkında mı? 
Sevdiğiniz biri için vazgeçtiğiniz o programdan vazgeçtiğinizde farketti mi?

Velhasıl kelam yorulduk efendim, tükendik. İki arada bir derede kendimizi koşturup durduk o gönülden bu gönüle hobidik hobidik. 
Yani şöyle söyleyeyim kendim için ayırdığım 20 dakikalık bir rutinim olduğunda o günüm mükemmel geçiyor. Biri "bak canım senin için şöyle bir şey hazırladım, kendine yarım saatlik bir mola ver ve lütfen o yarım saatte kendi istediğin bir şeyi yap" dediğinde affedersiniz ama kaba bir tabirle far görmüş tavşan gibi kalıyorum.

"BEN ŞİMDİ NE YAPACAĞIM?"

Ertelemek bir hastalıktır da aynı zamanda ama bazen yeterli erteleyememek de yeni hastalıkların habercisi olabilir.
Gelin görün ki bazı problemli bünyeler bunu kaldıramıyor. Blokur yani düşünsene mutfak bu öğün dağınık kalsın, geç sen köşene kitabını oku. Sen kabullensen annen kabullenmiyor, annen kabullense vicdanın durmuyor. Kafayı yememek mümkün değil. 

OYSA aslında erteleyemediğimiz bu gündelik hayatın maratonu arasında koşup giderken ertelediğimiz tüm istek ve hayallerimiz yavaş yavaş kayıp gidiyor benliğimizden. 

Size kendi ertelediklerimden bahsetmek istiyorum.
Son zamanlarda beynim çok yorgun gibi. Ya da bir yaşlı beyni gibi. (Hata varsa düzeltin, daha önce hiç yaşlanmadım ama tahminimce yaşlı beyni de böyle oluyordur)
Babaannem bunun için harika bir öbek kullanır: KAFAM AMBALAJ GİBİ OLDU.
Gerçekten böyle söylerdi. Kafamızın çok dolu olduğu zamanlar için.

Ders çalışmayı erteledim. Olmuyor değil ama kafam rahat olmak istiyor anladığım kadarıyla.
Her hafta çarşambaları katıldığım bir online atölyeyi erteledim çünkü kimse kızımı zapt edemiyor. Onun da nazı sadece bana geçiyor.
Uzun zamandır kitap okumayı da erteliyordum ama fark ettim ki kitap okumayı da özlemişim Sadece kitap okumak istiyorum.

Birilerinin bana bunların geçici olduğunu söylemesine ihtiyacım var çünkü bu gidiş beni rahatsız ediyor. Sıkılıyorum. Sorumsuz hissediyorum. 

Umarım gerçekten geçici bir buhrandır zira yolun sonu kötü görünüyor.

Hoşçakalın blokurlarım, bugün de sizlerle paylaşmak istediğim duygularımı aktardım. Sizin erteledikleriniz neler? Sebepleri neler?


Yorumlar

  1. Bunlar geçici tabii kiii . Akışa bırak. Zamanı gelince zaten içindeki güç seni yönlendirir. Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne hoş bir blogunuz varmış. Hemen takibe aldım. :) Bu içindeki güç konusuna çok güveniyorum dediğiniz gibi. Gerçekten akışa bıraktım. Bakalım beni nereye götürecek? :)

      Sil
  2. Bence bazen erteleme yapmak çok doğal. Fazla plancı programcı olursak beklenti tutmayınca yine huzursuzluk başlıyor. Ben bulaşığı falan bekletiyorum canım istemezse ya da temizliği, dersi. Her şeye yetmeye çalışırken kendi isteklerimiz, hevesimiz ölüyor. Başka bir işe yaramıyor hissine kapılıyorum sonra.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Heves konusunda o kadar haklısınız ki. İnsan bir süre sonra "ben hep başkalarının isteklerini yapıyorum" diye düşünmekten alıkoyamıyor kendini.

      Sil
  3. ''OYSA aslında erteleyemediğimiz bu gündelik hayatın maratonu arasında koşup giderken ertelediğimiz tüm istek ve hayallerimiz yavaş yavaş kayıp gidiyor benliğimizden. ''
    O kadar doğru ki. Bu yüzden aradaki dengeyi korumak çok önemli. :) Zaman zaman insan her şeyi kaybediyormuş gibi hissedebiliyor. Ama hepsi geçici.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunu en çok da kaybettiğini sandığı şeyi kazandığında anlıyor insan. :) O zaman gelen gönül ferahlığı da bir hoş.

      Sil
  4. Gerçekten de gün için de kendime vakit ayırmak çok iyi hissettiriyor. Ertelemek çok kötü neredeyse hepimiz fazlasıyla yapabiliyoruz bahaneler üretiyoruz. Ama günün sonunda yerini pişmanlık alıyor en azından benim için öyle :( yazın çok güzel ve akıcı olmuş keşmekeş :) başarılar diliyorum sana

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim gamzeli kız. :) Hayatın bizden çaldıkları karşısında akıp gidiyoruz.

      Sil
  5. Size yeni bir aksiyon lazım sayın blogger. :D hemen yeni bir tane üretelim.

    YanıtlaSil
  6. bence ben bazen kendimi erteliyorum yani nasıl olduğunu tam açıklayamayacağım gibi ama bence öyle bir şey :) yani bütün bu söylediklerinin toplamı gibi bir şey hatta fazlası da olabilir yani kendini ertelemek kısa yoldan bir kavram olabilir bu gibi durumlara :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Comment

ARAMIZA KATILIN;

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yoran İnsanlar

Çevrenizde hiçbir şey yapmadan sizi sadece konuşarak yoran insanlar var mı blokurlarım? Bir insan bir deveyi hendekten atlatmak istese ancak bu kadar yorulur. Psikolojimizi harap eden, istediği şey uğruna karşısındakinı harcamaktan geri kalmayan, düşüncesiz, sinsi insanlar.. Yazık ki onlara asla büyüyemeyecekler.  Hep aynı kum kutusunda, hep aynı evin soğuk odalarında tutuklu kalacak çocuklukları.  Yahu insan gibi yaşasanıza? Ne bu gösteriş tutkusu, ne bu "en iyisi benim" rolü? Ne olursa olsun kendilerinden daha iyisinin olabileceğini kabul edemiyorlar asla. "Ama, ben" dillerinden düşmüyor.  "En zorunu ben yaşadım, en ağırı benim başıma geldi" demekten asla sakınmıyor dilleri. Kaçma isteği uyandırıyorlar mı sizde? Bir psikologdu galiba yanlış hatırlamıyorsam bu tarz enerji çeken insanları dinlerken elinizi göbek deliğinizin üzerine koymak lazımmış, öyle demişti. Enerjinizi sömürmemeleri için. Halil Ata Bıçakçı da der ki "yastık gibi yumuşa

Blogları Canlandırma Projesi; Mart Ayı Güncellemesi

  Merhaba sevgili saygıdeğer, blokurlarım. Size bundan sonra blokur diyeceğim. Blokur; blog okur kelimelerinin birleştirilmiş hali.  Biliyorsunuz ki Blogları Canlandırma Projesi kapsamında mart ayında okuyacağımız kitapların ya da izleyeceğimiz film- dizilerin teması "kadın". Bu kapsamda benim okuduğum  kitap da bu ay Bülent Gardiyanoğlu'nun "Kadın Olmayı Hatırlamak" kitabı.   Giriş kısmında yazar kadınların toplum tarafından kadınlara atfedilmiş sorumluluklarından bahsetmiş biraz.  Açıkçası yazarın kadınlara karşı tutumunu pek beğenmedim. Dönüp dolaşıp erkekleri savunmuş gibi geliyor ama hadi bakalım hayırlısı.  1) Yazar diyor ki, "kadınlar anne olurken kadın olduklarını unutuyor, eş oluyor ama sevgili olmayı unutuyor, kendini çocuklarına feda ediyor ama kendisi için yaşamayı unutuyor." Şimdi ben de diyorum ki kadınlar kadın olduklarını unutmuyor. Kimse eşi için sevgili gibi olmak zorunda değildir. Bu kadınların eşlerine sunduğu bir güzelliktir, neza

Translate