Ana içeriğe atla

Dünya'nın En Sağlam Katısı; Aerojel



Camın üzerine bir küp çikolata koysanız ve alttan camı ısıtmaya başlarsanız ne olur? 
Çikolata erimeye başlar. 
Peki cama dokunabilir miyiz? 
Tabii ki hayır.

Bunun aksine uzay araçlarından tutun süs eşyalarına kadar kullanılabilen ve neredeyse tamamı (%99.9'u) havadan oluşan aerojel buna izin vermiyor. 

Bu mükemmel icadın mucidi ise Steven Kistler.
Kistler ıslak jellerle çalışırken, yine ıslak jellerle aynı boyutlarda fakat katı bir madde elde etmek istemiş.

Ama durun! Jeli kuru bir ortama koyarsanız kurur. Şekli bozulur ve büzüşür.
Hayır, Kistler'ın istediği bu değil. O zaman bir yerde hata yapıyoruz.

Elinizde bir jöle hayal edin sevgili blokurlar! Jöle sallanır ve hatta akışkan bir formdadır. Peki jölenin içinde sıvı yerine (sıvı hücreleri yerine) hava olursa ne olur?
İşte bu maddeye aerojel denir. 
Üstelik aerojelin rengi de şeffafa yakın hafif dumanlı bir yapıdır. Gökyüzüne tuttuğunuzda görünmez olur.

Hatta dikkat ederseniz isim kökeni de hava ve jel.
Hava jeli denilebilir.

Sizler için biraz araştırma yaptım ve Kistler'ın ilk aerojelini silika jel denilen bir maddeden ürettiğini öğrendim.


Peki nedir silika jel?
Silika jeli hepimiz çoğu zaman görmüşüzdür ama genel olarak ne olduğunu bilemeyiz. Bazen ilaçların, bazen de besinlerin, kimyasalların yanında ambalaj içine koyulur ve bu ürünlerin nemlenmesini önler.

Evet Kistler bu maddeyi kullanarak ilk aerojeli yaptı fakat bir sorun daha vardı.
Jelin içindeki sıvı katının içinden mükkemmel bir şekilde akmalıydı. Yani bu sıvı süperkritik akışkan değildi. 
Kistler ne yaptı?
Kistler jeli suyla yıkadı ve jeldeki tuz bileşiklerini ayırdı, ardından su yerine alkol kullanarak süperkritik akışkana dönüştürdü. Sonra da jelin içinden bu akışkanın çıkmasına izin verdi.


Kısaca bu durumda jelin içindeki sıvı, havayla yer değiştirir ve jel çökmez. 

Aerojeller ilk etaplarda silika jelin yüksek basınç ve ısı altında belirlenmiş bir değere kadar maruz bırakılması ardından kurutulması (yüksek bir ihtimalle bu da bizim bildiğimiz kurutma olmayan bir işlem) ile elde ediliyormuş.
Şu an aerojelin ham maddesi çok farklı nesneler olabilir ve aerojelin özellikleri buna göre değişebilir.
Örneğin metal oksit bazlı aerojeller silika bazlı aerojellerden farklı olarak elektriği iletir.


İyi hoş da nerede kullanılıyor bu aerojel?
Elektrik yalıtımı, bina yalıtımı, itfaiyeci kıyafetleri gibi bir çok alanda kullanılabilir.
Doğrudan ısıyı bile iletmez.

Aerojel parçalandığında kuma dönüşeceğina dair bir iddia var. Ne kadar doğru bilmiyorum.
Ayrıca aerojelin telifsiz bir görselini bulamadığım için sizinle net bir şekilde paylaşamadım fakat görüntüsüne bayılacağınıza eminim.

Dünya'nın en hafif ve en dayanıklı katısı olan aerojeli tanıdınız. 
Yanlış yaptığım, yanlış öğrendiğim ya da yanlış aktardığım herhangi bir yer olabilir, bunu fark ederseniz yorum bırakın lütfen.

Çok kıymetli vaktinizi ayırıp okuduğunuz için teşekkür ediyorum blokurlarım!

Unutmadan eklemek gerekirse, neredeyse tüm mecralarda bulunan sevgili blog yazarlarının Telegram'da da buluşup birbirlerine destek olması amacıyla açılan Blogger TR 🇹🇷 kanalına davetlisiniz, katılmak için web sayfası sürümünün sol üst köşesinden linke tıklayabilirsiniz!

Kaynaklar;

Yorumlar

Comment

ARAMIZA KATILIN;

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yoran İnsanlar

Çevrenizde hiçbir şey yapmadan sizi sadece konuşarak yoran insanlar var mı blokurlarım? Bir insan bir deveyi hendekten atlatmak istese ancak bu kadar yorulur. Psikolojimizi harap eden, istediği şey uğruna karşısındakinı harcamaktan geri kalmayan, düşüncesiz, sinsi insanlar.. Yazık ki onlara asla büyüyemeyecekler.  Hep aynı kum kutusunda, hep aynı evin soğuk odalarında tutuklu kalacak çocuklukları.  Yahu insan gibi yaşasanıza? Ne bu gösteriş tutkusu, ne bu "en iyisi benim" rolü? Ne olursa olsun kendilerinden daha iyisinin olabileceğini kabul edemiyorlar asla. "Ama, ben" dillerinden düşmüyor.  "En zorunu ben yaşadım, en ağırı benim başıma geldi" demekten asla sakınmıyor dilleri. Kaçma isteği uyandırıyorlar mı sizde? Bir psikologdu galiba yanlış hatırlamıyorsam bu tarz enerji çeken insanları dinlerken elinizi göbek deliğinizin üzerine koymak lazımmış, öyle demişti. Enerjinizi sömürmemeleri için. Halil Ata Bıçakçı da der ki "yastık gibi yumuşa

Blogları Canlandırma Projesi; Mart Ayı Güncellemesi

  Merhaba sevgili saygıdeğer, blokurlarım. Size bundan sonra blokur diyeceğim. Blokur; blog okur kelimelerinin birleştirilmiş hali.  Biliyorsunuz ki Blogları Canlandırma Projesi kapsamında mart ayında okuyacağımız kitapların ya da izleyeceğimiz film- dizilerin teması "kadın". Bu kapsamda benim okuduğum  kitap da bu ay Bülent Gardiyanoğlu'nun "Kadın Olmayı Hatırlamak" kitabı.   Giriş kısmında yazar kadınların toplum tarafından kadınlara atfedilmiş sorumluluklarından bahsetmiş biraz.  Açıkçası yazarın kadınlara karşı tutumunu pek beğenmedim. Dönüp dolaşıp erkekleri savunmuş gibi geliyor ama hadi bakalım hayırlısı.  1) Yazar diyor ki, "kadınlar anne olurken kadın olduklarını unutuyor, eş oluyor ama sevgili olmayı unutuyor, kendini çocuklarına feda ediyor ama kendisi için yaşamayı unutuyor." Şimdi ben de diyorum ki kadınlar kadın olduklarını unutmuyor. Kimse eşi için sevgili gibi olmak zorunda değildir. Bu kadınların eşlerine sunduğu bir güzelliktir, neza

Ertelediklerimiz

Ne kadar çok şey yükleniyor üstümüze ve ne kadar şeyi erteliyoruz böyle üst üste? Kendimiz için yaptığımız ne var? Bunca şeyin arasında nasıl oluyor da vakit buluyor insanlar?  İki yakası bir araya gelmeyenler olarak bir dernek kursak kesinlikle eksiksiz olurdu. En son neyi ertelediniz? Aslında kendiniz için seçtiğiniz neyi arka plana attınız? Sevdikleriniz bunun farkında mı?  Sevdiğiniz biri için vazgeçtiğiniz o programdan vazgeçtiğinizde farketti mi?

Translate