Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kadınlardır Koca Dünyayı Doğuran

Bu yazıma nasıl başlasam bilemiyorum. 2021 yılının henüz üçüncü ayına girdik ki öldürülen kadın sayısı 47. Sadece iki gün önce 34'tü. Bu yazıyı 1 Mart'ta yazmaya başladım ve bugün 7 Mart. Sadece kadınlar gününden 1 gün önce 2 kadın daha canice öldürüldü. Anıt sayaç bugün 67 ismi daha yazdı hanesine. Yazıklar olsun! 2019 Kadın, Barış ve Güvenlik Endeksi araştırmasına göre; 167 ülke arasından kadınlar için hayat kalitesinin en yüksek olduğu ülke Norveç olurken, Türkiye 114. sırada yer almıştır. Küresel Cinsiyet Eşitsizliği raporuna göre de Türkiye 153 ülke arasından 130. olmuştur. (Vikipedi) Doğuran, büyüten, öğreten her bir mesleği bir arada yapan kadınlar, kadınlarımız, çiçeklerimiz soluyor.  Ne yazık ki süregelen bir kaç yıldır 8 Mart Dünya kadınlar günü anlam ifade etmiyor. Kadınlar günü denildiğinde akıllara suçsuz yere öldürülen kadınlar toprağın altında yatarken biz nasıl kadınlığımızı yaşayalım sorusu geliyor. Sahi, biz nasıl yaşayacağız bu kadınlar gününü? Sevincimiz bur

Ördek Fenomenler

Nedir Bu Ördek Sendromu? Hiç Instagram ya da twitter'da gezerken hatta YouTube'da vlog izlerken şöyle söylediğiniz oldu mu; "neden herkes mutlu da ben mutsuzum?" Size iki iyi haberim var! Birincisi biz de o hayatlara özeniyor, sorunun bizde olduğuna inanıyoruz. İkincisi ise o hayatlar sandığınız kadar mutlu değil! İşte isviçreli bilim adamları, psikologlar buna Stanford  Ördek Sendromu demiş. Ördek Sendromu sosyal medya veya dışarıda mutlu gördüğümüz insanlar üzerinden kendi hayatımızı sorgulamamıza verilen kısa bir isim. Adının geldiği yer ise çok mantıklı! Ördeklerin suda süzülür gibi yüzmesinin altında muntazam bir ustalık, mükemmel derecede sarfedilmiş bir emek vardır. Yaratılışlarında anne karnında yüzmeleri için gerekli ayak yapısı, tüylerinde bulunan ve suya batmalarını engelleyen yağ dokusu bir de üstüne ayaklarındaki hız. Suda öylece süzülür gibi dursalar da ayakları suyun altında bıcır bıcırdır. Biz de ördekleri bu görüntüden dolayı çok çaba sarf

Sınırsız Yolculuklar; Kitaplar

Bir kitabı seçerken neye dikkat ediyoruz?  Tıpkı Araba Sevdası 'ndaki Bihruz bey gibi kapağına ve dışına mı yoksa içine mi? Alıp rafa mı koyuyoruz yoksa kafamızla kalbimiz arasında bir yere mi? Kitap biterken buhrana kapıldığınız oluyor mu? Zannediyorum ki ben bitecek diye telaşa kapılıyorum ve okuma isteğim kaçıyor. Kitabın son 40 sayfasını bir haftada okuyorum bu yüzden. Bazen birinin okuduğu kitabı görüyorum ve görüşlerim o kitaba göre yol alıyor. Daha önce okuduğum bir kitapsa; "Ah ne büyük bir kayıp böyle bir kitabı ne kadar geç okuyor." diyorum. Okumadığım bir kitapsa; "Yetişemiyorum işte yetişemiyorum daha hızlı okumam lazım okunacak daha çok kitap var." diye hayıflanıyorum. Bunun adını Youtube'da bir psikolog ele almış; Telaş Çağı / fomofobi . Ne bu fomofobi? ' Bir şeyleri kaçırma korkusu.' Evet galiba fomofobiğiz.  Bir şeyler sürekli yol almaya devam ediyor fakat biz yetişemiyoruz. Peki ne yapmalı ki biz bundan kurtulalım ya da

Sohbetimiz

Aslında bu başlığı oluşturma sebebim blog açtığımdan beri yaşadıklarımı, yazarken nelerden ilham aldığımı, beceriksizliğimle imtihanımı, şaşkınlıklarını, blog hakkında öğrendiklerimi paylaşmak.  Yani elbette bunlarla sınırlı kalmaz.  Nasılsınız, napıyorsunuz? Hayır, hayır. Gerçekten cevap verir misiniz? NASILSINIZ, NAPIYORSUNUZ, RUHUNUZ NASIL? Eğer üzgün, kırgın veya tamir edilemeyen bir robot gibi çaresizce duygularınızın içinde kaldıysanız bence biraz o duyguyu doya doya yaşayın. Ben hep öyle yaparım çünkü. Gülmekse sonuna kadar, üzülmekse sonuna kadar. Suyunu çıkarırım hani işin. Sonunda ya birinin gözü çıkar, ya da bana bişey olur. Sadede gelirsek; Biliyorsunuz blogumu yeni  açtım taptazecik bir çiçek gibi geliyor gözüme. Çevremden ve etraftan olumlu yanıtlar almam sonucu da daha çok heyecanlanıyorum. Gün içinde yazacak birden fazla konu buluyorum. Hangisini nasıl yetiştirsem şaşırıyorum. Cümlelerini kafamda belirliyor telefona not alıyorum. O kadar heyecanlıyım ki bir

Kargo Nasıl Teslim Alınmalı?

Türkiye kargo yoluyla teslimatla 1982 yılında Yurtiçi Kargo aracılığıyla tanıştı.  Peki o zamandan bu zamana ne değişti de ürünler hasarlı, kargocular kaçacak gibi gelmeye başladı? İnternetten sipariş verdiğinizde bir ürün ayağınıza kadar gelir. Ayağınıza kadar getiren sistem kargo taşıyıcı sistemidir. Yani sizin siteden sağlam aldığınız ürün (işinin ehli bir siteyse sağlam) kapınıza geldiğinde kırık, bozuk olabilir hatta kargo kolisinde ürün bile olmayabilir. E ne yapmalı? Kargo daha kapıda ve kargocu daha gitmemişken bekletilmeli; ürün kontrol edilmelidir. Hatta bu durum alışveriş yaptığınız sitelerde de uyarı olarak çıkar. İyi de kargocular kaçacak gibi duruyor nasıl durduralım? Haklısınız. Size başıma gelen bir olaydan bahsetmek istiyorum. Geçen sene kitapseç sitesinden kapıda ödeme ile 3 kitap sipariş verdim. Gelen kargonun inceliğinden bir eksiklik olduğunu anladım ve kontrol etmek istedim.  Gelen kargocuya parasını vermeden önce kontrol etmek istediğimi, beklemesini

Sedef Hastalığı (Psöriasis)

Bu yazımda biraz Psöriasis halk arasında bilinen adıyla Sedef Hastalığı 'ndan bahsedeceğim. Üst üste yığılan ölü derilerin oluşturduğu görüntüden isim alan sedef hastalığı herhangi bir yaş diliminde ortaya çıkabiliyor. Saçlı deri sedefi, tırnak sedefi gibi farklı oranlarda ve farklı organlarda da görülebiliyor. İnsan vücudu gün içinde sürekli bir değişim halindedir ve bu değişimlerden biri de derimizde gerçekleşen ölü derilerin dökülmesidir. Sedefli deride bu normal deriye oranla 2-3 kat daha hızlı gelişir. Fakat ölen deriler yere düşmek veya deriden kopmak yerine birleşip katman oluştururlar. Her hastalıkta olduğu gibi sedef hastalığında da kişisel veriler ve yine kişisel tedaviler uygulanır. Yıllar önce stajdayken bir hastamız bacağındaki işlem esnasında görevli arkadaşıma "sen doktor olabilirsin, ama ben bu hastalığı aylardır çekiyorum, sen her hastalığı biliyor olabilirsin ben bu hastalığın uzmanıyım" demişti. Nitekim öyle de. Sahip olduğumuz hastalıklar h

Ben Kimim Ki?

Ben kimim ki? Hepimizin kendine sorduğu, bağlamına göre amacı değişen şu eciş bücüş soru. Bazen "ben kimim ki insanlar beni insan yerine koysun?" deriz, Bazen "ben kimim ki bu dünyada yaşıyorum, amacım ne ki?" der, dünyayı sorgularız. Sizi bilmem ama ben hakkımda sizin bilmeniz gerekenleri şöyle bir anlatayım size.. Genelde internette konum bilgisi vermekten pek hoşlanmasam da Ağrı'da yaşayan, 22 yaşında bir anneyim. (2 yıl oldu anne olalı :)) Kızımın adı Asmin Deniz. Arada ismini yazarsam şaşırmayın. :) Blogu açma amacım stresli yaşamımda başıma gelen bazı şeyleri, bunlarla başa çıkma yollarımı, rahatlamak için yaptığım bazı aktiviteleri sizlerle paylaşmak, bana vereceğiniz örneklerle aslında yaşamda hepimizin benzer şeylerle sınandığını görmek. Bazen okuduğum kitapları inceleyecek, bazen kızımla sorunlarımı paylaşacağım, bazen evde yaptığım ilginç deneyleri anlatacağım ve belki daha bir sürü şey. Kısacası tam bir KEŞMEKEŞ olacak buralar.  Hayat da böyle değil

Comment

ARAMIZA KATILIN;

Translate